her insan şeytanla bir gün yüzleşir. derviş ise erken vakitli yüzleşendir.
Kategori: cümle
Gözlerim uykuyla barıştı sanma
Cemal Safi
Sen gittin gideli dargın sayılır
Ben de bir zamanlar sevildim ama
Seninki düpedüz vurgun sayılır
Ne kadar zulmetsen ah etmem sana
Her iki cihanda gül kana kana
Seninle cehennem ödüldür bana
Sensiz cennet bile sürgün sayılır
Yalan mı söyledin göz göre göre
Ne zaman dolacak verdiğin süre
Gönülden gördüğüm takvime göre
Aldığım her nefes bir gün sayılır
doğacak güne, denize, güneşin ilk ışıklarına gülümse.
Rusya İntikam mı Alıyor?

Türkiye, Zeytin Dalı Harekâtı sayesinde Suriye’de ve bölgede elini öyle kuvvetlendirdi ki bu sıralar hem Batı dünyası hem de Avrasya cephesi fazlasıyla rahatsız. Türkiye’nin Afrin operasyonu askeri hamlelerle birtakım avantajlar sağlamakla birlikte, Türkiye’nin Zeytin Dalı’yla meseleye müdahilliğini artırması diplomasi masasında elini çok kuvvetlendirdi. Sahada elde edilen askeri kazanımdan ziyade operasyonun getirdiği/getireceği diplomatik kazanım harekâtı daha da önemli hâle getirdi.
Peki, ne oluyor? Son yılların ‘arasından su sızmayan’ yakın dostu Türkiye ve Rusya bölgede iş birliği içerisinde hareket ederken, Rusya neden Türkiye’den intikam alsın? Öncelikle, şunu belirtmek elzem: Türkiye, farklı dönemlerde küresel dinamiklerin farklı kutuplarına yaklaşıp uzaklaşıyor. Türkiye bir yandan dünyaya Avrasya’ya kaymış bir ülke fotoğrafı verirken, öte tarafta ‘yılların müttefiki’ Amerika Birleşik Devletleri’yle de uzun zamandır pazarlıklara devam ediyor. Ayrıca, Başbakan Binali Yıldırım’ın Almanya ziyaretinin hem Türkiye’nin iç siyaseti hem de Türkiye’nin dış politikası için yeni bir yolun başlangıcı olduğunu düşünüyorum. ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’un son Ankara ziyaretinin ‘olumlu’ yönde geçmesi de bunu teyit eder nitelikte.
Türkiye, Zeytin Dalı Harekâtı’na Rusya’nın açık desteğiyle girişti. Eğer Rusya birtakım kanalları Türkiye’ye açmaya razı gelmeseydi, gerçekçi olmak lazım, Türkiye’nin bu askeri harekâta kalkışması mümkün olmazdı. Öte yandan, Cumhurbaşkanı Erdoğan oldukça ince bir diplomasiyle Putin’i Türkiye’nin Suriye’ye girmesi için ikna etti. Muhtemelen, Türkiye, Zeytin Dalı Harekâtı’nın sonuçları itibariyle bölgede Rusya’nın hâkimiyetini güçlendireceği yönünde Rusya’ya telkinlerde bulundu. Rusya da Türk askerinin taşeron güçlere kıyasla çok daha etkin ve hızlı bir şekilde Rusya’nın lehine hamlelerde bulunabileceğini düşündü.
Fakat görünen o ki Rusya’nın Moskova’daki hesabı Türkiye’nin gerçeğine uymadı. Özellikle geçtiğimiz haftalardaki Tillerson’un Ankara ziyareti sonrası Türkiye, Zeytin Dalı’na kalkışırken en baştan gizli tuttuğu niyetini yavaş yavaş açık etmeye başladı. Türkiye’nin kırmızı çizgilerini geçmemek koşulu ve talebiyle Türkiye, Amerika Birleşik Devletleri’ne bölgede iş birliği önerdi. Gündeme gelen en dikkat çekici önerilerden birisi Münbiç’te Türkiye ve ABD askerinin beraber çalışması. İşin aslına bakılırsa, Türkiye’yle iş birliği yapmayı bizden çok ABD istiyor. Çünkü ABD, bölgede Türkiye gibi bir müttefiki karşı bloğa kaptırmak istemiyor.
Rusya’nın rızasıyla ve Esad rejimiyle ilgili hususlarda yardımıyla Zeytin Dalı Harekatı’nı başlatan Türkiye’nin bütün bu girişimleri ve bölgede ABD ile iş birliğine yakınlaşması Rusya’yı rahatsız etti.Rusya, Esad rejimini harekete geçirerek Doğu Guta’yı abluka altına aldı. Ardından, PYD’li Salih Müslim’in Çek Cumhuriyeti’nde tutuklanması vuku buldu. Afrin operasyonu sürerken ve her gün yeni kazanımlar elde edilirken Türkiye cephesinde bu hadise ister istemez oldukça müspet bir yankı uyandırarak moral artırdı. Türkiye’nin hakkında kırmızı bültenle arama kararı çıkardığı Salih Müslim’in yakalanmasında Türkiye’nin ilave başka bir çabası oldu mu bilmiyorum fakat PYD’li Müslim’in yakalanmasında Rusya’nın payı olması oldukça muhtemel. Çekoslavak mahkemelerinde Salih Müslim’in Türkiye’ye iade edilmeyerek ‘serbest bırakılması’ yönünde karar çıkması da Rusya’nın Türkiye’ye ABD’yle yakınlaşmasına karşı hamleler yaptığına ve kibar mesajlar gönderdiğine işaret ediyor.Dürüst olalım, Türkiye bugün tarihinde hiç olmadığı kadar uluslararası arenada söz sahibi. Nehrin akıntısına yön vermeye çalıştığınızda ciddi riskler aldığınız ortadadır. Fakat akıntıya yön verebiliyorsanız ancak büyük ülke olabilirsiniz.
kış vakti yazlık
‘kışın yazlığa gitmek’ de bir duygu, işte. kaçımız bilir ki…
aliya, ne çok anlama geliyorsun.
çok anlamlı, vasıflı ve kişilikli kelimeler gibisin.
kırmızı pabuçların hayâlini kaybetmeyi hatırlatıyor yokluğu, şehremini devşirmeyi biraz da. lâkin aşikâr ki “ey teslimiyet, senin adın İslâm’dır.”
biraz plastik
palyaço derdi ki her şey plastikmiş biraz.
en tehlikelisi inanmaktır. ebedi saadete de götürebilir, bedbaht bir zindana da.
hüküm verilmiş bir isyan
tutuyor ellerinde afkan
fotoğraf nasıl ki sanatın dönüşümünün (demokratikleşmesinin) bir vesilesi olmuşsa, pekâlâ teknik de siyasetin dönüşümüne (demokratikleşmesine) aracı olabilir-olmuştur.
beni heyecanlandıran bir şey varsa, metin içinde metin. yalnız anlam dairelerine girenin elde ettiği giz, perdenin usulca kalkması, kaplanmış o zarın yırtılması.
tebessüm ettiren ise şair faik. en çok da dört zait mesela. ++++ biraz da mustafa kutlu. böyle düz, dosdoğru, adamı sokakta gezmiş kadar yapan memleket hikâyeleri.
biraz heyecan az buçuk tebessüm isterim. bir metinden tebessüm devşirilmişse zaten içinde muhayyilene özel kesip biçilmiş her şey var demektir.
mağaralara sığmaz yüreğim
mağaralara sığmaz yüreğim.

“yasa dışı ihlaller, çitleri aşmalar, Allah’ın ormanını park ilân edenlere isyanlar, geriye kalpte kalmış kırbaç izlerini bırakıyor. elbet, biz de vuruyoruz. yaralana yaralaya bir hayat sürüp gidiyor.”
dünya bir müskirat, sabaha uyanacağız.
bir tutam hüzün
o gizin dokumasından işte; memleketimde yeşil bayırlar ve mavi dalgalar geriye kekremsi bir tat, anlam dışı bir tuhaflık ve muaheze çeşnili bir tutam hüzün bırakıyor.
bir değirmendir bu dünya
şairin bildirdiği üzre bir değirmendir bu dünya.
şerif mardin göçmüş
inalcık’ın ardından şerif mardin de göçmüş. sosyal bilimler birer birer nefesini kaybediyor.
aslolan nefes, malûmât bulunur.
mevcûdun azılı düşmanı.
hayâllerdir mevcûdun azılı düşmanı.

nitekim, inanmak görmediğine olduğunda hakikidir. görülene imân olunmaz, o ayân beyândır.